“Şiddet Belâsına” Karşı Farklı Bir Teklif

“Şiddet Belâsına” Karşı Farklı Bir Teklif

İnsanın var oluşundan günümüze uzanan süreçte, “güçlünün zayıfı ezmesi”  ve bunun sonucunda da “şiddetin olması” hep uygulana gelmiştir.
Tarihsel süreç içerisinde her toplumda şiddetin çeşitli şekilleri görülmüş ve artarak varlığını sürdürmüştür.
Ne kadar benimsemesek de şiddet belâsı, toplumsal hayatın acı bir gerçeğidir.
Şiddet olgusu, hızla gelişmekte olan ülkemizin özellikle, “sosyo-ekonomik ve kültürel dokusuyla” doğrudan alakalıdır.
Kapitalist sistemin uyguladığı “güçlünün zayıfı ezmesi” anlayışı, şiddetin esasını ortaya koyuyor.
Bunun yanında “aile içinde uygulanan şiddetin” meşru görülmesi de bu anlayışı körüklüyor.
Birçok Ailelerde hatta toplumlarda bazı şiddet türleri sadece hoş görülmüyor, aynı zamanda cesaretlendiriliyor.

@@@@@@@@@@@@

Şiddetin beslendiği alanlar çok çeşitli ve karmaşık olmakla beraber, ana kaynağının “aile” olduğunu söylemeliyiz.
Bireylerin beslenme ve bakım ihtiyaçlarını karşılayan, akıl sağlığını koruyan, ruhunu geliştiren kişilik ve kimliklerini kazandıran bir birim olması gereken “aile,” çoğu kez her çeşit şiddetin beslendiği ve uygulandığı tek alan olabilmektedir.
Uzmanlar şiddetin kaynağını farklı nedenler etrafında topluyorlar.
Bazıları şiddeti içgüdüsel olarak, bazıları ise şiddetin niteliğini toplumsal olarak kabul ediyorlar.
Şiddet toplumun her kesiminde görülebiliyor.  Çoğu zaman “eğitimle bile bunun önü alınamıyor.”
Eğitimli ve gelir düzeyi yüksek olan insanlar arasında bir kıyaslama yapıldığında, şiddetin boyutları ürkütücü boyutlara ulaştığını görüyoruz.
Ne yazık ki şiddet kurbanları başta kadınlar olmak üzere, çocuklarda, yaşlılarda ve savunmasız erkeler üzerinde kendini gösteriyor. Bu “orta çağ zihniyeti” içimize öylesine sinmiş ki “ne bilim, nedin, ne de yasalar” bunun önünü alamıyor.

@@@@@@@@@@@@

 

Şiddet belasına karşı uygulanabilecek pek çok yöntemler elbette vardır. Ben yalnız bir tanesinden bahsedeceğim.

Bir erkeği en çok etkileyen olaylardan biri de “askerlik hayatıdır.” Erkekler, askerlik hayatındaki anılarını bir ömür boyu anlata anlata bitiremezler.

Bir erkek ortamla 10 ay askerlik yapıyor ama bir ömür boyu onu anlatıyor. Bu anılar erkek için hem övünç verici, hem de kalıcı oluyor.
Askerlik hayatında yaşanan olaylar, öğrenilen bilgiler, alınan eğitim kolay kolay unutulmuyor. Yaşadığı olumlu ve olumsuz olaylar, bilinçaltında iz bırakıyor.

Bu anlayıştan yola çıkarak asker ocağında “şiddet olgusunun” fizyolojik ve psikolojik yönlerinin detaylı bir sistemle verilmesinin kalıcı olacağını söyleyebiliriz.

Her şeyden önce “askerliğin doğasında şiddet vardır.”

Düşmanı yok edebilmek ve ortadan kaldırabilmek için çok yönlü taktikler uygulamak asker ocağında öğretiliyor. Askerlikte yaşanan her davranış bir bakıma şiddeti içeriyor.

Şiddetin var olduğu bir ortamda “hoşgörünün, barışın, tahammülün, sabrın, insanlığın ve güzel geçimin eğitimi” verilirse nasıl bir etki yapacağını hiç düşündünüz mü?..

 

@@@@@@@@@@@@@@

 

Bir erkek evlâdı, çocukluk döneminde ailesinden, “eğitim ve yaramazlık” adına şiddet görüyor mu?

Görüyor…

“eğitim döneminde, okulundan, çevresinden ve sokaktan” şiddet görüyor mu?

Görüyor…

Askere gidiyor, “askeri eğitim adına” şiddet görüyor mu?

Görüyor…

Böyle bir tezgâhtan geçen bu genç, ailesine ve çevresine şiddet uygular mı?

Elbette uygular.

Çünkü “Şiddet gören, şiddet uygular…”
Ailesinden ve çevresinden gördüğü geleneksel şiddet eğilimleri, asker ocağında bunların yanlışlığı ona öğretilirse bu genç mutlaka değişecektir.
Dış düşmana karşı ülkeyi, korumak için “savaş eğitimi” verilirken, ülke içinde ve aile ortamında yaşayan insanların huzuru için de “şiddetin” ne kadar zararlı olduğu öğretildiğinde önün etkisi sivil hayatta da devam edecektir.
Asker ocağının temelinde olan disiplini, düşmanı yok etmek için uygulanan katı kuralları, normal hayattan ayırt etmediğinizde şiddet varlığını aynen sürdürecektir.
Bu nedenle “asker ocağında” şiddettin düşmana karşı gerekliliği savunulurken “sivil hayatta” da ne kadar yanlış olduğu mutlaka gençlere verilmelidir.
Bir eğitim programı halinde asker ocağında gençlerimize “bu ikilemin inceliği” verildiğinde, ailede ve toplumda ne kadar yaralı olacağını varın siz düşünün…