Eleştiri ile ‘kusur bulma’, çoğu kişilerce karıştırılır.
Eleştirme, bir şeyi, en yetkin, en ideal örneğiyle karşılaştırıp o şey sayesinde hem değerleri, temel nitelikleri gözden geçirme, hem de kendi bilincini temizlemedir. Eleştiri, yapıcı ve yardımdır; bir çalışmanın yetkinleşmesine, tamamlanmasına katkı koymaktır.
Kusur bulma ise, hata arama arzusunun uzantısıdır. Bir kötü niyet tezahürüdür. Velev ki bulduğu kusur, gerçek de olsa. İdeal örneği gözetmeyen, samimiyetten uzak kusur arayışı, bir eleştiri beceriksizliği ve yetersizliktir. Kusur avcılığı, eleştiri yetkinliğinde olmayanların, bu meşru iletişim yolunu şeytani bir açık kapı görmesidir.
Eleştiri, emri bil maruf hakikatine dayanırken, kusur bulma, şer kalbin tatminidir.
Eleştiri, sevgi kokar. İyi niyet, diyalog ve bir ortak payda arayışıdır; içten ve erdemli bir eylemdir. Eleştiride edep parlar, dil özenlidir, derindir; seviyeli, adaletli ve özverilidir.
Kusur bulma, terbiye eksikliğidir; göze alınmış bir rezilliğin tezahürüdür; yetkinlikten uzak, özensiz bir dil oyunudur; yüzeyseldir, haksızlıklar göze batar, ruhu incitir; gurur ve kibir sergisidir.
Eleştiri, güzelliği hedefler. Kusur bulma, gereksiz bir husumetin yapaylığı, yıkıcılığı ile sırıtır. Eleştiri, güzelliği ihdas ederken, kusur buluculuk şer’i yerleştirir.
Eleştiren, beğenmeye çalışır; kusur arayan ise beğenilmeye doymaz. Bu bencillikle, farkında olmadan, herkeste, her şeyde kusur arar ve bunun ifşasıyla gönül eyler.
Kusur arayışı, kimi insanda sadece bir ‘kötü huy’ iken, kimilerinde meslektir. Medeni olmayan toplumlarda, eleştiri gibi yaratıcı bir etkinlik, kusur bulma gibi sıradan bir kepazeliğin gölgesinde yaşamak zorunda kalır, sürekli.
Eleştiri, en kuytu çiçeğidir yüreğin.