Türkiye, bir- kaç haftadır “cemaat tartışmalarıyla” gündemi işgal ediyor.
Eşim-dostum, “sen niye bu konu üzerinde bir şey yazmıyorsun?” diye takılıyorlar bana.
Madem öyle, yazalım bakalım.
Önce cemaatler hakkındaki düşüncemi, ortaya koymakta fayda vardır.
Ülkemizde var olan cemaatlerin “ortak özelliklerine” bir göz atalım:
Hepsinin, Allah’ı(cc) birdir.
Hepsinin, Peygamberi, Hz. Muhammet Mustafa(sav) dir.
Hepsinin, kıblesi, Kağbe-i muazzamadır.
Hepsinin, namazı aynıdır.
Hepsinin, ibadeti aynıdır.
Hepsinin, namus anlayışı aynıdır.
Hepsinin, “itikadı noktada” herhangi bir ayrıcalıkları yoktur.
Bu kadar cemaatleri bünyesinde barındırıp da “itikadı bütünlüğü” olan başka bir ülke olmadığını düşünüyorum.
Bu açıdan Türkiye, “bir cemaat cennetidir” diyorum.
Metot açısından, cemaatlerin bir takım farklılıkları olabilir, “o da bir zenginlik” tir.
Bendeniz, var olan bütün cemaatlere böyle bakıyorum.
Ancak, “Fethullah Hoca Efendinin” son günlerde su yüzüne çıkan davranışları hakkında da benim de düşüncelerim vardır.
Her ne kadar hizmetlerini takdir etsem bile “öz eşletiri” yapma hakkımın da olduğuna inanıyorum.
Bu din hepimizin dinidir.
Cemaatler, bu din için pek çok hizmetler veriyor olsalar dahi “hiç birinin tekelinde” değildir.
Yüce dinimiz için, kim ne kadar hizmet yaparsa, o kadar ecrini alır.
Ben daha fazla yapıyorum, daha iyi yapıyorum diye diğer cemaatler üzerinde “hâkimiyet kurma,” hatta “dışlama” hakkına sahip değildir.
Buna göre, her cemaat kendi sınırlarını bilmeli, her cemaat diğer cemaatlere, kurum veya kuruluşlara da saygılı olmalı.
Bundan hareketle, ” Fethullah Hoca Efendinin cemaati hakkında söyleyeceklerimi edep dâhilinde şöyle sıralayabilirim.
Bu ülkede bir “İmam-Hatip Okulları” gerçeği var.
Bu okulları, “60 yıllık bir var olma yok olma mücadelesi” verdiler.
Tabi, 1950 öncesi de vardır.
Bir süreç olarak ele aldığımızda,“Bu sene İmam-Hatip Liselerinin 100. Yılı kutlandı.”
“Muhterem Fethullah Hoca Efendiden” tutun da, “müritlerine” kadar hiç biri bu okulların yanında olmadığı gibi bilakis karşısında oldular.
28 Şubat sürecinde,” bu okullar artık miadını doldurdu” fetvasını da yine hoca efendi verdi.
Daha düne kadar hiçbir “İmam-Hatipli bir öğrenciyi” yurtlarına almıyorlardı.
Şimdi de, “İmam-Hatip Müdürlerine” ikramlar yaparak ve öğrencilere de vaatler yaparak yurtlarına almak için sıraya giriyorlar.
Bu nasıl bir çelişkidir, bu nasıl bir mantıktır?..
Türkiye’de “Merhum Necmeddin Erbakan Hoca” ile başlayan bir “Milli Görüş Hareketi” vardır.
40 yıl öncesinin Türkiye’sinde, o zor şartlar altında verilen bu mücadelede, “Fethullah hoca cemaati”,“Erbakan hocanın” yanında hiç olmadı.
Hocaya hep karşı çıktılar, hep eleştirdiler ve devamlı kötülediler.
Şu anda Merhum Hocanın başlattığı ”Milli Görüş Hareketinin” nimetlerinden başta “Fethullah hoca cemaati” olmak üzere, bütün cemaatler yararlanıyorlar.
Bu gerçekler orta iken “bu kadar vefasızlık” niye?
Başkalarına karşı,“diyalog ve hep hoşgörüyü” devamlı gündeme getiriyorlar.
Allah aşkına,”Müslümanlar arasındaki diyaloga ve hoşgörüye” hiç mi ihtiyaç duymuyorlar?..
Şu andaki “Ak parti hükümetine” karşı savaş ilan ettiniz.
Bugüne kadar, diğer cemaatlere rağmen en çok sizler bu hükümetten nasiplendiniz.
Şimdi “dershane bahanesiyle” bu kadar düşmanlık niye?
Madem siyaset yapmaya bu kadar meraklısınız, “çıkın bir parti de siz kurun.”
Dünya çapında faaliyetleriniz var, dünya çapında gücünüz var, buyurun yapın.
Zikrinizi ve fikrinizi açık açık ortaya koyun, millet de sizi iktidar yapsın.
Hem cemaat anlayışında olmak, hem de el altından politika yapmak, İslam adına hiç de hoş bir metot değildir.
Hükümete ve başbakana bu kadar kafa tuttuğunuz göre, biraz daha güçlendiğinizde aynı “kemalizmin” yaptığı gibi diğer cemaatlere baskı yapacak ve sindireceksiniz demek ki…
Bu cemaatin içinde olanlar, bu durumu yeniden ele almalı ve yeniden sorgulamalı.
Müslüman’ın Müslüman’a karşı olması ve hatta çatışma noktasına gelmesi, kimleri sevindiriyor?..
Bunun hesabı iyice yapılmalı ve de bu politika yeniden sorgulanmalı.