TERÖRE KARŞIYIZ, BÜYÜK TÜRKİYE’NİN YANINDAYIZ !

TERÖRE KARŞIYIZ,
BÜYÜK TÜRKİYE’NİN YANINDAYIZ !

Türkiye, büyük bir dirilişi, yeniden şahlanışı, yeniden doğuşu yaşıyordu. Ekonomide tarihi nitelikte başarılar elde ediliyor, refah artıyor, yatırımlar ülkenin dört bir yanında hızla yükseliyordu. Yıllardır inkar edilen, ihmal edilen, ertelenen haklar tek tek teslim ediliyor; her kesim için özgürlükler genişliyor; vesayet geriletiliyor, millet, hem birbiriyle, hem de devletiyle kucaklaşıyor, helalleşiyordu. Türkiye mazlumların sesi oluyor, Müslümanlar başta olmak üzere yeryüzündeki tüm mağdurların haklarını cesaretle savunarak coğrafyasında yıldızını daha güçlü parlatıyor, küresel bir umut ışığı haline geliyordu. Her şeyden önemlisi, binlerce canımızı, gencecik fidanlarımızı bizden koparan terör belasına karşı kararlı bir duruş sergileniyor; Türk ve Kürt’ün ezeli kardeşliğini tamir adına cesur adımlar atılıyordu.

İşte tam da böyle bir atmosferde, önce Gezi Olaylarıyla, ardından 17-25 Aralık 2013 Darbe girişimiyle Türkiye’nin kutlu yürüyüşü, büyüyen ekonomisi, küresel yatırımları, artan refahı, güçlenen toplumsal yapısı, 78 milyonun kardeşliği hedef alındı. Yurtiçinde ve yurtdışında yapılan algı operasyonlarıyla istikrar zedelendi. Yalan haberlerle, dezenformasyonla, çarpıtmayla, sistemli saldırılarla, seçmen tercihlerine yönelik tehditlerle, milli irade etki altına alındı.

7 Haziran seçimlerinin hemen ertesinde, tam da istikrara yönelik kaygılar artmışken, bu kez eli kanlı terör örgütü devreye girdi. Kürtlerin yüzlerce yıllık sorunlarının kararlılıkla çözüldüğü, Türk ve Kürt kardeşliğinin tarihi onarım sürecine girdiği bir anda, bölücü terör örgütü, adeta Türkiye düşmanlarından talimat almışçasına, alçakça ve kahpece, polisimize, askerimize, sivil vatandaşlarımıza saldırmaya, kan akıtmaya başladı.

Ne acıdır ki, bölücü terör örgütü her gün kan akıtırken, bazı siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve bazı medya kuruluşları, teröre karşı tek yürek olmak, teröre karşı onurlu bir duruş sergilemek yerine, aleni ya da gizli şekilde teröre ve terör örgütlerine destek vermeye başladılar. Şahsi ikbal ve çıkarlarını devlet ve millet önüne koyanlar, her çözüm önerisine, sorumluluk üstlenmek yerine “hayır” diyenler, TBMM çatısı altında terörü savunanlar, dini yapılanma görüntüsü altında vatanı- na ihanet edenler, her gün yalan haber yaparak kamuoyunu yanıltanlar, çirkin iftira ve ithamlarıyla Türkiye’yi dünyaya farklı şekilde yansıtanlar aynı hizada buluştular ve terörü aklama, teröristi perdeleme, gerçek suçlu ve sorumluyu gizleme çabası içine girdiler.

Bizler, bu toprakların ve bu milletin sevdalısı sivil toplum kuruluşları olarak, oynanan oyunu çok net görüyor, bu kirli senaryoyu çok yakından takip ediyoruz.

Teröre karşı insani ve vicdani dik duruş sergilemesi gerekenlerin, hedef saptırarak, terörü ve teröristi nasıl koruduğunu, kolladığını, gerçek sorumluları nasıl perdelediğini ibretle izliyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı, Başkomutan, milletimizin birliğinin temsilcisi, Yeni Türkiye’nin mimarı ve 78 milyonun kardeşliği için cesaretle mücadele eden Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, terör örgütlerinden siyasi partilere, medyadan sivil topluma, hainlerden Türkiye düşmanlarına kadar kirli bir ittifakın nasıl hedefi haline getirildiğini; şahsı ve ailesiyle nasıl bir saldırı altında olduğunu da sabırla müşahede ediyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında, aslında ülkemize, milletimize, milli iradeye, değerlerimize, kazanımlarımıza, birlik ve kardeşliğimize saldırı yapıldığını görüyoruz.

Ve diyoruz ki:

Anayasal zorunluluk gereği Türkiye 1 Kasım’da sandığa gidecektir. 1 Kasım seçimlerinin şeffaf, güvenlik içinde, her türlü ulusal ve uluslararası algı operasyonundan azade şekilde yapılmasının takipçisi olacağız.

Asker ve polisimiz kadar, değerlerimizi, inancımızı, birliğimizi ve kardeşliğimizi hedef alan bölücü terör örgütüne karşı dik durmayı, kimden gelirse gelsin, hangi maskenin ardına saklanmış olursa olsun, her türlü terörü lanetlemeyi, terör karşısında bir ve beraber olmayı sürdüreceğiz.

Terörün, ezeli Türk ve Kürt kardeşliğini zedelemesine izin vermeyeceğiz. Irkçılık bir hastalıktır; bu hastalığın Türk ve Kürt kardeşlerimiz arasında yayılmasına seyirci kalmayacağız.

Sorumsuz bazı siyasetçilerin ve dışardan güdümlü bazı medya kuruluşlarının, halkımızı sokağa dökme, Türk ve Kürt’ü birbiriyle çatıştırma, kardeş kavgası çıkarma çabalarını da yakından takip ediyoruz.

Şunu özellikle vurgulamak isteriz ki; terör saldırıları ve ardından gelen algı operasyonları neticesinde, komşusuna, sokağındaki, semtindeki kardeşine el uzatan, kardeşine garez besleyen, öfkesini kardeşine yönelten herkes, bölücü terör örgütünün tuzağına düşmüş, tam da terör örgütünün hedefine hizmet etmiştir.

Protesto haktır; ancak, protestoların, şiddete başvurmadan, şiddeti övmeden, özellikle de tahriklere aldanmadan, vakar içinde gerçekleştirilmesi elzemdir.

Bu ülke sahipsiz değildir.

Vatanımız, toprağımız, değerlerimiz, inançlarımız, kardeşliğimiz asla sahipsiz değildir.

Milletin iradesi ve duası, doğrudan doğruya ülkemizi, birliğimizi, kardeşliğimizi hedef alan bu kirli oyunu yine bozacaktır.

Milli İrade Platformu’nun üyeleri olarak, milyonların temsilcileri olarak, siyasetçileri sorumlu davranmaya, sorumlu açıklamalar yapmaya davet ediyoruz.

Bazı medya kuruluşlarının nasıl kirli bir emel taşıdıklarını, terör örgütünü nasıl koruyup kolladıklarını görüyor, bu tavırlarını esefle kınıyoruz.

Aziz milletimizi de yaşanan bu zor süreç karşısında sabır ve itidalini muhafazaya davet ediyor, tüm tepkisini 1 Kasım seçimlerinde sandığa giderek göstermesi çağrısını yapıyoruz.

Türkiye nice kirli oyunu bozdu, Allah’ın izni, milletimizin güçlü iradesiyle yine bozacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur...