Medya Platformu Derneği, ABD’nin Filistin meselesinde harekete geçmesiyle, Arap Birliği üyelerinin İsrail’e yaptığı jesti değerlendirdi. Medya Platformu Genel Başkanı Mustafa Yürekli, dernek merkezinde yaptığı açıklamada, ‘Amerikan yönetiminin Ortadoğu barış sürecini yeniden başlatmak için yeni girişimlerini sürdürürken, Araplardan İsrail’e önemli bir jest geldiğini dünya medyasından öğrenmiş bulunuyoruz. Arap Birliği üyelerinin, İsrail’in müzakereye yanaşmadığı 2002’deki Arap Barış Planı’nı, toprak takasını içerecek şekilde güncellemeyi kabul ettiği belirtildi. Arapların İsrail’e bu jesti, kaygı verici. TC Dışişleri Bakanlığı, sözkonusu 2002 Arap Barış Planı’nın güncellenmesine ilişkin değerlendirmesini kamuoyuyla paylaşmalı.’ dedi.
Mustafa Yürekli, Arap Birliği üyelerinin 2002’deki planının, İsrail’in 1967 sınırlarına çekilerek iki devletli çözüme imkân vermesine karşılık İsrail’i tanımalarını öngördüğünü anlattı. Yürekli, “Dünya medyasında yer alan haberdeki ‘jest’ olarak tanımlanan durum, Arap Birliği’nin Filistinliler adına 1967 sınırından da vazgeçmesi ve toprak takası adı altında, Batı Şeria’nın işgaline meşruiyet kazandırmasıdır. Arap Birliği, Filistinlileri yok sayarak Filistin adına konuşmaktadır.” dedi. Dünya güçlerinin vaziyet ve istikamet ettiği Arap Birliği’nin, uluslararası meşruiyetini, Arapları sömürgeleştirmede aradığını, dolayısıyla Arap Birliği’ne üye ülkelerin liderlerinin ve rejimlerinin kendi halkları katında meşruiyetlerinin tartışmalı olduğunu anlatan Mustafa Yürekli, Filistin’in de Arap Birliği üyesi olduğunu hatırlattıktan sonra, “Görev süresi 2009’da sona ermiş Mahmud Abbas’ın Filistinlileri temsil etme hakkı seçimle yeniden teyit edilmiş değil. O da Filistinliler adına taviz vermekte beis görmüyor.” dedi.
1967 sınırından da vazgeçilmesi, toprak takası adı altında Batı Şeria’nın işgaline meşruiyet kazandırılması karşılığında sus payı dağıtıldığını belirten Yürekli, İsrail’in Türkiye’nin şartlarını kabul edip özür dilemesiyle PKK ile uzlaşma sağlanıp tasfiye sürecinin başlamasının garip bir şekilde çakıştığını hatırlatarak “Türkiye’nin sus payı da PKK’nın silahsızlandırılması mı?” diye sordu.“PKK, ABD’ye, AB’ye ve İsrail’e rağmen, Avrupa ve Kandil’deki unsurlarını kayıtsız şartsız çekmeyi kabul edebilir mi? İsteseler de İsrail’e rağmen bunu kabul edemeyeceği, uygulamaya koyamayacağı biliniyor. Müzakerelerin İsrail ile yapıldığı da belli. Ne verildiyse, ne alındıysa, Türkiye ile İsrail arasında bir pazarlık bu. TC Dışişleri Bakanlığı, sözkonusu 2002 Arap Barış Planı’nın güncellenmesine ilişkin değerlendirmesini bir an önce kamuoyuyla paylaşmalı.’”dedi.
“Nakba’dan, 1948’den bu yana sürdürdüğü mezalimin, tehcir, tedhiş ve yoksullaştırma politikalarının, Filistinlilerde neden olduğu mağduriyeti ve yaşanan acıları tanıması, kabul etmesi gerekmiyor mu İsrail’in? Özür dilemesi gerekmez mi? Ve elbette hesap verme sorumluluğunu da alması gerekmez mi? Bu konuda önemli olanın Filistinlilerin ne istediği.” diyen Mustafa Yürekli, “Gazzeliler, Batı Şeria’da yaşayanlar, İsrail vatandaşı olanlar ve dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca mülteci barış konusunda ne düşünüyor? Filistinliler için barış ne ifade ediyor?” diye sordu. Dünya medyasının, en çok haber yaptığı İsrail-Filistin ihtilafı konusunda Filistinlilerin sesini duymadığına dikkat çekerek ‘Türkiye medyası da Filistinlilerin sesini duymayacak mı?’ diye sordu.. Filistin’de seçimden sonra oluşacak yeni Meclis’in, yeni hükümet çıkarması ve barış görüşmelerini o hükümetin yürütmesi gerektiğini anlatan Mustafa Yürekli, Filistin dışındaki ülkelerin sadece gözlemci olabileceğini ve barış anlaşmasının ancak Filistin Meclisi’nin onayından sonra yürürlüğe girebileceğini söyledi.